Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Ersen Hürmüzlü, bir DNA virüsü olan ve insanlarda hastalık oluşturabilen en küçük virüslerden biri olan hepatit B hakkında önemli bilgiler verdi. Dünyada 240, ülkemizde ise 2,5 milyon kişinin hepatit B’den etkilendiğini belirten Dr. Hürmüzlü, ülkemizde her 10 kişiden üçünün hepatit B virüsünden etkilendiğini belirterek, bu oranın coğrafyalara göre değiştiğini sözlerine ekledi. Batı bölgelerinde 100 kişiden 2’sinin hepatit B taşıyıcısı olduğunu, doğu ve güneydoğu bölgelerinde ise bazı yerlerde 100 kişiden 7-8’inin hepatit taşıyıcısı olduğunu anlattı. B.
“KAN VE VÜCUT SIVILARIYLA BULAŞIR”
Hepatit B virüsünün kan ya da vücut sıvıları yoluyla bulaştığını belirten Dr. Hürmüzlü, şöyle konuştu: “Kan ya da kanın sıvı kısmıyla kirlenmiş materyallerin başka bir kişinin cildine girmesi halinde hastalık bulaşabilir. Vücut sıvılarında da bulunduğundan cinsel temas yoluyla bulaşabilmektedir. Süt ve tükürükte neredeyse hiç virüs bulunmadığından öpüşme ve emzirme yoluyla bulaşmaz. Uzun süre aynı evde yaşayan kişilerde ciltteki çatlaklardan fark edilmeden enfeksiyon kapmak mümkündür. Çünkü bulaşmanın babadan oğula veya kardeşler arasında da gerçekleştiği gösterilmiştir. Hastalığın çok yaygın olduğu bölgelerde doğum sırasında anneden çocuğa bulaşma da sık görülüyor” dedi.
“BERBER, KUAFÖR VE DİŞ HEKİMİNDE DİKKATLİ OLMAK GEREKİYOR”
Son yıllarda aşılamadan sonra enfeksiyonların azaldığını vurgulayan Dr. Hürmüzlü, bulaşma yolları hakkında şunları söyledi: “Anneden çocuğa bulaşma çok yaygın. Aynı ailede birçok kardeşin hastalanması yaygındır. Partnerler arasındaki cinsel temas yoluyla bulaşır. Diş hekimlerinin kullandığı cerrahi aletlerin temizliği ve dezenfeksiyonuna da dikkat edilmelidir. Berber ve kuaför salonlarındaki tıraş, manikür ve pedikür aletlerinin temizliğine dikkat edilmemesi de bir başka bulaşma şeklidir. Dövme, küpe, piercing, akupunktur gibi işlemler de kontaminasyon ortamı yaratır. “Üstelik bu virüs insanların bir arada yaşadığı yerlerde daha kolay ve hızlı bulaşıyor.”
“PEKÇOK KİŞİYLE CİNSEL ETKİLEŞİM RİSK NEDENİDİR”
Hürmüzlü, hepatit B açısından risk altında olan kişileri şöyle sıraladı: “Ailesinde hepatit B hastası olanlar, cinsel partnerinde hepatit B pozitif olanlar, sık sık partner değiştirenler, uyuşturucu/damar içi madde kullananlar, acı çekenler AIDS’ten korunanlar, çalışanlar, hapishanelerde ve bakımevlerinde olanlar.”
Hürmüzlü, herhangi bir şikayet olmasa bile bu kişilerin hepatit B taşıyıp taşımadıkları kontrol edilerek aşı yapılması gerektiğini sözlerine ekledi. Ayrıca hamile kadınların, kan bağışçılarının, kan ürünleri bağışçılarının da sperm, organ aşısı yaptırması gerektiğini ifade eden Dr. ve dokular. Hürmüzlü, karaciğer hastalığı olanların, kemoterapi gören hastaların veya bağışıklık sistemini baskılayan ilaç kullananların aşı olması gerektiğini vurguladı.
“GENEL HİJYEN VE TEMİZLİK ÖNLEMLERİNE UYUN”
Doktor, tüm bulaşıcı hastalıklar gibi hepatit B’den de korunmak için genel hijyen ve temizlik tedbirlerine dikkat edilmesi gerektiğini vurguluyor. Hürmüzlü, şunları söyledi: “Diş fırçası, jilet, tırnak makası başkalarıyla paylaşılmamalı. Şırıngalar paylaşılmamalıdır. Şüpheli cinsel ilişkilerde prezervatif kullanılmalıdır. Hasta bir kişinin kanı herhangi bir şeye temas ederse yüzeyler çamaşır suyu ile temizlenmelidir. En önemlisi hepatit B aşıyla önlenebilen bir hastalıktır” dedi.
“DOĞAN BEBEKLERE AŞI YAPILIYOR”
Hepatit B aşısı hakkında da bilgi veren Dr. Hürmüzlü, “Virüsün dış kılıfını oluşturan proteinlerden oluşuyor. Virüsün kendisi verilmiyor, yalnızca ürünlerinden biri veriliyor. Bu nedenle hastalık benzeri belirtilere neden olmaz. Aşı kas içine uygulanır. Toplumda en sık görülen bulaşma şekli anneden çocuğa bulaşma veya küçük çocuklarda aile içi bulaşma olduğundan, dünya çapında çocukların doğar doğmaz aşılanması önerilmektedir. Bu prensip ülkemizde de benimsenmiştir” dedi. Aşılamanın tam olması için birinci aşıdan bir ay ve altı ay sonra ikinci ve üçüncü aşıların yapılması gerektiğini hatırlattı.
“NORMAL ŞARTLARDA AŞI BİR KEZ YETER”
Aşılanan kişide aşı koruması gösteren antikor düzeyinin zamanla azaldığını, hatta kaybolduğunu söyleyen Dr. Hürmüz antikoru ortadan kaybolsa bile bir kez aşı olan ve aşı olan bir kişinin hayatı boyunca tekrar aşı yapılmasına gerek olmadığını vurguladı. Ancak kişinin bağışıklık sistemini baskılayan bir hastalığı ya da ilacı varsa tekrar aşı yaptırması gerektiğini de sözlerine ekledi. Farklı marka aşı kullanmanın bir sakıncası olmadığını, ilk dozdan sonra başka marka aşıya devam edebileceğini söyledi.
(İHA)